Saray’da yaşanan ‘Spor zirvesi’ sonrasında tarafların davranışları, özellikle KTFF Başkanı Hasan Sertoğlu’nun kavga niyetinde olmadıkları, sorunların çözüleceğine olan inancını belirtmesi beni bayağı umutlandı.
Bizlerin de çok iyi bildiği, buna rağmen Türkiye Futbol Federasyonu yetkililerinden beklemekten geri durmadığımız “olamayacakların” TFF Başkanı Yıldırım Demirören tarafından bir kez daha vurgulanması (FIFA gerçeği) bizleri şoke etmekle birlikte, aklımızı başımıza toplamamıza yardımcı olmuştur.
Şu gerçek ortaya çıkmıştır ki, Kıbrıs sorunu çözülmeden, Uluslar arası bir anlaşmaya varılmadan, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun FIFA’ya üyeliği söz konusu olamaz.
Türkiye Futbol Federasyonu üzerinden dış dünyaya açılmamız ise ayrı bir tartışma konusudur. Müşterek bir adada yaşadığımız için KOP üzerinden dışa açılım mümkün olmakla birlikte Rum komşumuz, maalesef buna rıza göstermemektedir. Bize, sadece ‘azınlık’ statüsünde müsabaka organize etme şansı tanımaktadırlar!
Yani Türkiye’nin BAL Ligi, Rum’un STOK Ligi (Bölgeler Amatör Futbol Federasyonu) gibi. Bu kurumlar, Federasyona kayıtlı olmakla birlikte kendilerince yönetilmektedirler. Bir kişilik delege ile de federasyonda temsil edilirler. Ancak Rum’un bize önerdiği şartlarda KOP liglerine katılma diye bir şey yok! Bizler kendi aramızda oynayacak, sonuçları KOP’a bildireceğiz! Yani;
Kıbrıs Türk takımları ile Rum takımları hiçbir şekilde karşılıklı maç yapmayacak;
KKTC Milli Takım veya Karma maçlara söz konusu olmayacak;
Takımlarımızın dış ülke takımlarıyla karşılaşma yapabilme, KOP Yönetim Kurulu’nun iznine bağlı olacak;
KOP ve FIFA’ya bağlı takımlar hiçbir surette KUZEY’ de maç yapmayacak...
Buna ortaklık diyen var ise beri gelsin. Diğer bir deyişle bizlerin dünyaya açılım olarak gördüğümüz olguların hiç birisini KOP, bize vermeye niyetli değildir.
TFF üzerinden dünyaya açılım olmayacağına, Rum’un ise bizlere bir şey verme gibi bir düşüncesi olmadığına göre bizlerin yapacağı tek şey;
- futbolumuzu geliştirme çabası içerisine girmek, evrensel hak olan ‘yaşam’ hakkı gibi ‘spor yapma’ hakkımızı kullanarak ‘ÖZEL MAÇ YAPMA İZNİ’ ni FIFA’dan talep etmemiz olacaktır.
Bunun için de, bizlere maddi manevi yardıma hazır tek ülke Türkiye ile iyi ilişkilerimizi geliştirmek;
- İç dinamiğimizi güçlendirmek;
- Statülerimizi düzelterek projeler üretmek olmalıdır.
Pek tabi bunun için güçlü kadrolara gereksinim duyulacaktır.
Bugüne kadarki performansımızla nerelere geldiğimiz ortada! Bu gidişatı tersine çevirmek bizlerin elinde. Bugünkü ortam buna uygun. Yeni bir sayfa açmanın tam sırası. Kavga ile bir yere varamayacağımız lütfen görelim artık. Sayfayı çevirip yenisini açalım ve futbolumuzu yeni bir yön verelim…
