Şu gerçek; Yüksek mahkeme tarafından da onaylanmıştır ki, gerekçesi futbol olsa da hiçbir kimsenin hak arama hakkı elinden alınamaz…
Evet, dünya futbolunda hak arama kendi bünyesi içerinde aranır ve sonlanır. Ancak O ülkeler ANAYASA’larını o yönde hazırlayıp kanunlaştırdıkları bilinmelidir.
FIFA gibi, bizi zorlayıcı herhangi bir güç olmamasından dolayı fertler gibi kurum ve kuruluşlar da bu haklarını kullanabiliyor…
Bir spor adamı olarak ben bunu yanlış da görmüyorum. Ne yani birilerinin hak arama istencini niye engelleyelim ki! Bırakınız isteyen istediği yere gitsin hakkını arasın, haklıysa da hakkını alsın. Önemli olan yetkililerimizin haksızlık yapmaması, kanunsuz işlere tevessül etmemesidir.
Serdarlı’yı Mahkemeye gitti diye Federasyondan atıp üyelikten ihraç etmeselerdi, bugün yaşanan bu kaos meydana gelir miydi? Pek tabii ki hayır! Kendi akışı içerisinde Serdarlı’nın davası sonuçlanacak, Futbol Federasyon’un hata yapmadığı ortaya çıkacak, her şey rayında devam edecekti.
Tekrar ediyorum ‘yasaklarla’ bir yere varılmaz. Önemli olan işlerin hak, adalet ve kanunlar çerçevesinde işleri yürümesidir. Bu görev de yönetici konumdaki yetkililerimize düşer. Ben yaptım oldu mantığıyla bir yere varılmaz. Hele bir hukuk devletinde hiç olmaz…
Bu gelişmeler sonrasında söyleyebileceğim söz; ‘Uslan artık deli gönlüm’ olacaktır. Talimatta belirtilen transfer süresi 20 dakika geç sona erirse ne olur gibi tümceler, yanlışların temel kaynağıdır. İyi niyetli olsa da böylesi davranışlar bizi bugünkü hallere getirir, zora sokar, sıkıntı yaratır. Ben yaptım oldu mantığı bizleri yanlışa götürür.
Sayın Başkan Hasan Sertoğlu, tek adamlığı seven birisidir. Uysal adamlarla çalışmayı sever. Bugünkü konuma düşmesinin başlıca nedeni de işte budur. Eleştiri kabul etseydi veya eleştiri yapma cesaretini gösterecek arkadaşlara sahip olsaydı, bugünlerde yaşadıklarını hiç yaşamazdı. İçte ve dışta gördüğü sürprizlerle karşılaşmazdı…
