Öncelikle şunu teslim edelim Federasyon Başkanımız Hasan Sertoğlu, kararlılıkla sürdürdüğü girişimlerinde samimi ve iyi niyetliydi. Zamanın başkanları Niyazi Okutan ve Ömer Adal gibi…
Üç süreci yaşamış, konuyla yakından ilgilenmiş birisi olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, üç girişimin, duvara toslamasının müsebbibi Rum tarafıdır. Rumların bu sorunu çözme diye bir düşüncesi gerçekten yoktur. Bunu kanıtlamak için Rumlarının söylemlerine değil, eylem ve niyetlerine bakmanız yeterlidir sanırım. Kasım 2003’ün 5’de imzalanan ön anlaşmanın üzerinden tam tamına iki yıl geçmesine karşın bir şey yapılmaması şöyle dursun, girişim dahi yapılmaması bunun ispatı değil midir?
Biz bunu iki yıl önce imzanın atıldığı gün görüp Başkan Hasan Sertoğlu’nun dikkatini çekip uyarırken kehanette bulunmuyorduk elbet. Niyazi Okutan ve Ömer Adal süreçlerinde yaşananları gördüğümüzden, yazışmaları yakından takip edip Rum’un gerçek niyetinin ne olduğunu bildiğimizden dolayıydı! Bugün haklı çıktıysak, bilgiçliğimizden değil Rumları iyi tanıdığımızdan olmuştur… Öncelikle şunu söyleyeyim; Rumlar olaya sportif değil politik bakmaktadırlar. Son açıklamalar da göstermiştir ki KOP’un (Rumların) niyeti azınlık olduğumuzu ispatlamak, spor kuruluşu olan KTFF’yi “kar amacı gütmeyen kurum” haline getirip daireler arasında dolaştırıp işi savsaklamaktır.
Zaten onlar ön anlaşmayı imzaladıktan sonra amaçlarını ulaştıklarını zaten açıklamışlardı! KOP Başkanı Costakis Koutsokumnis “Ben bu imzayı Kosova örneğininden kurtulmak için attım”. Dememiş miydi? O zaman biz neyin peşindeyiz, söyler misiniz lütfen?
Eski Federasyon başkanlarımız Kosova örneğini canlı tutmak için, bir şeyler elde etmeden herhangi bir belgeye imza atmamışlardı. Hasan Sertoğlu’nun deneyimsiz oluşu, büyüklerini dinlememe aymazlığı, maalesef bizleri bu konuma getirdi. Ancak şu da bir gerçek ki, FIFA’nın bizlere verilmiş sözü vardır. Onları, sözlerinde durma uğraşından vazgeçmemeliyiz.
Bugün yapmamız gereken şey ise, olaya dar çerçeveden bakan, iç siyasati ön planda tutanların dediği gibi, onurumuzu incinmesine olanak yaratan teslimiyetçi tutumun sürdürülmesi olmayıp, futbolumuzu geliştirecek plan ve programlar üreterek, yeni arayışlara girmek olmalıdır.
Arayışların bir tanesi Spor hukukuyla yakından ilgilenen Oğuzhan Hasipoğlu’nun önerdiği Asya Futbol Federasyonu AFF’ye üye olma girişimimiz olabilir. Sayın Hasipoğlu, UEFA muadili olan AFF’de Birleşmiş Milletlere üye olmayan birçok ülkenin bu organizasyonda yer aldığı gerçeğini ortaya korken bizlere de yol göstermektedir.
Bu girişimler yapılırken FIFA ve UEFA’ya yazı göndererek isteklerimizi, ‘kırmızıçizgi’ olarak bildirmek; Bunlar sağlandığı zaman KOP’a üye olmaya hazır olduğumuzu ilan ederek, görüşmelere (KTFF-KOP) virgül koymalıyız.
Pek tabii futbolumuzun gelişimini sağlamak için onlarsız bir hiç olduğumuzu kabul ederek TC Futbol Federasyonu ile ilişkilerimizi geliştirme çabası içerisinde olmalıyız. Bunu için istifa da dâhil ne gerekiyorsa yapmalıyız…
