Gençler Birliği konuk Doğan Türk Birliği Karşısında haklı ve farklı bir galibiyet alırken, sahasında yenilmezlik ünvanını korumaya devam etti.
Gençler Birliği maçın genelinde oyunu kendi kontrolünde tutmayı başarırken rakibe topla oynayacak fazla alan bırakmadı. Çıkmakta zorlanmayan ev sahibi geri dönüşleri de yerinde ve zamanında yaparken çok pas yaparak pozisyon üretmeyi denedi ve çoğunda da başarılı oldu.
90 dakika boyunca takım olarak hareket eden ev sahibi oyundan hiç kopmazken yüzde yüz olarak değerlendirilebilecek gol pozisyonlarını klasikleşmiş bir şekilde harcadı.
D.T.B karşısında ev sahibinin bulduğu 4 golden biri penaltıdan gelirken ki bence sanki penaltı değildi ve tartışılır, üçü ise iyi çalışılmış ve emek harcayarak üretilen pozisyonların sonucunda geldi.
Gençler Birliği'nin sezon başından beri sergilemiş olduğu kaliteli performansı devam ediyor. Oyuncuların bir birleri ile müthiş uyumu, oyuna hakimiyetleri, ilerde ve geride yardımlaşmalarının yanı sıra pas yapma alışkanlıkları olması kendilerinin iyi oynamalarını sağlıyor.
D.T.B karşısında Sercan Çoban, Şenol Şöför, Ertan Bulut ve Mehmet Erol'un saha içinde göstermiş oldukları performansa ayrıca değinmek isterim ki skora ciddi katkı sağlarlarken bence sahada da oyuna yön veren isimler oldular.
Şansız puan kayıplarını düşünecek olursak Gençler Birliği bugün açık ara lider olması hiçtendi. Kulüpte yaşanan mali krize aldırış etmeden teknik heyet ve futbolcular takımları için olağan üstü çaba harcamaları övgü ile alkışı hak ediyor.
Doğan Türk Birliği ev sahibi Gençler Birliği karşısında kontrolsüz çıkışlar yaparken ileride çoğalmakta zorlandı. Pozisyon üretmekte de zorlanan konuk ekip zaman zaman oyundan koparken pas hatalarının da önüne geçemedi.
Rakibin ataklarında orta alan yetersiz kalırken kalelerinde gelişen ataklarda defansa ileriden katkı sağlayan olmadı. Konuk ekibin kanat oyuncularının oyuna katkısı olmazken bulduğu 1 gol ve direkten dönen iki top dışında etkili olabilecek atakları yoktu.
D.T.B için geçen hafta M.T.G maçından sonra yaptığım yorumu hatırlarmısınız bilmem ama ben o yazımda " Küçük Kaymaklı'yı uyardığım gibi Doğan Türk Birliği'ni de uyarmak isterim ki serinin etkisinden hemen çıkıp önlerindeki 4 maçı düşünmelidirler yoksa geride kalan 4 haftada Lefke'den bile sağ çıkmak nasip olmayacak." diye yazmıştım.
Yazıklarımın arkasında da durmaya devam ediyorum. Bu oyun anlayışı ile Baf Ülkü Yurdu'nu tuş etmeleri zordan öte imkansız. Dağınık bir oyun kurgusu ile çalışılmış atakları üretmeye çalışmak D.T.B'i için önemli bir sorun ki bu oyun kurgusu ile Cihangir ve M.T.G maçında olduğu gibi şanslı olunamıyor.
Doğan Türk Birliği'nin çok koşan ve çok pas yapan takımlara karşı puan kaybı yaşamaya devam edeceğini düşünüyorum ki Gençler Birliği karşısında maçın birçok bölümünde rakibini izlemekle yetindi.
Not: Selim Saygı gibi genç, başarılı ve kaliteli bir oyuncunun yaptığı faul sonrası haklı ve veya haksız durumda hakemi kolu ile itmesi hoş bir görüntü olmadığı gibi hakemin Selim Saygı'yı sarı kart ile cezalandırmaması da doğru bir karar değildi.
Hakemi küçümseyici ve veya rencide edici söz ve hareketler kırmızı karta eşdeğer olduğunu düşünüyorum.
Yine Selim Saygı'nın yaptığı bir faul pozisyonunda hakemin elini cebine götürüp sarı kartı çıkartmaya çalıştığı sırada tehdit eder gibi hareket yapması hoş bir görüntü ve doğru bir karar değildi ki o pozisyon sonrası hakemin tribünlerden dakikalarca tepki aldığı gibi maçın gözlemcisinin de o pozisyonda suratının değiştiğini gördüm.
Hakem faul sonrası ya oyuncuyu uyarır. Bir daha olursa sarı kartı yersin der yada elini cebine götürür kartın rengi ney ise oyuncuya gösterir.
Hakemler sahalardaki prestijini korumak adına ne olursa olsun bu gibi hareketlerde gereken tepkiyi düşünmeden kartı ile göstermelidir diye düşünüyorum.
