Nereden çıktı bu ‘inat işleri’ diyorsanız; Sizlere bu gün yaşanmakta olan ‘BAL’ transferlerini anımsatmak isterim!
Anımsıyorsunuzdur, 6 ay önceki ara transfer döneminde futbolcularımız ellerini kollarını sallayarak, takımlarına hiçbir fayda sağlamadan Türkiye Bölgesel Amatör Liglerine (BAL) transfer oluyorlardı. Ülkemizin en ünlü futbolcularının araladığı bu kapı, futbolcularımızın için önemli bir gelişme olarak nitelendirilirken kulüplerimizi çok zor durumda bırakıyordu…
Kimin haklı kimin haksız oluşu ayrı bir konu. Bence iki kesim de haklı. Futbolcularımız prangadan kurtulma fırsatını değerlendirme çabası içerisindeyken, kulüplerimizin yatırımlarını koruma çabasına girme gayretleri, doğal bir olguydu. İşin gerçek yanı, bizde işlem tek yönlü çalışıyordu.
Kulüplerin istemiyle ‘feryatlarına’ çare üretmek için girişimler başlatan Futbol Federasyonumuz, özellikle Devlet büyüklerimizi devreye sokarak muhatap konumdaki Türkiye Futbol Federasyonu yetkilileriyle bir araya gelerek çare üretme uğraşına girdiler!
Sonuca da vardılar. Cumhurbaşkanlığında yapılan görüşmelerde hem futbolcularımızı hem de kulüplerimizi sevindirici kararlar ürettiler. Futbolcularımız arzuladıkları transfer hakkına kavuşurken kulüplerimiz de yetiştirme bedeli ismi altında masraflarını, hakları olan bonservis ücretlerini, kaynağı oluşturacak olan TC Futbol Federasyonu’ndan almış olacaklardı.
Ne var ki, amaçları üzüm yeme yerine ‘Bağcıyı’ dövme olan Federasyon yöneticilerimiz, işi başka mecralara taşıyarak anlaşmanın yürürlüğe girmesini engellediler. Engellemekle kalmadılar TFF’yi düşman konumuna da soktular…
Kıbrıs’ta açacakları Büro vasıtasıyla iç işlerimize karışacaklarmış da falan filan! Bir yığın safsata işte…
Transfer sezonu geldi, sorunlar yeniden depreşti! Geçen yıl transfer işlemleri yapan futbolcularımızın yanına yenileri eklenmeye başlandı. Son yıllarda yetişen en golcü futbolcumuz (Gol Kralımız) Kasım Tağman da BAL yolculuğuna çıktı. Bu arada denenmek üzere Türkiye’ye giden Genç Takım futbolcularımdan söz dahi etmiyorum…
Şimdi; Bir inat uğruna bu anlaşmaları engelleyen yetkililerimize sesleniyorum: Eserinizden memnun musunuz?
Siz, çare üretmek için mi yoksa anlaşmaları kösteklemek için mi görev üstlendiniz?
Çareyi Türkiye üzerinden değil, KOP üzerinden çözeceğiniz varsayımlarınız ne sonuç verdi?
Ne yapmayı düşünüyorsunuz, lütfen söyler misiniz?
